Kucuk prens

5 min read

Deviation Actions

ggZZmm's avatar
By
Published:
2.5K Views
İşte o sırada göründü tilki.
-Günaydın, dedi.
-Günaydın, dedi Küçük Prens kibarca, ama geriye dönüp baktığında kimseyi göremedi.
-Buradayım, dedi o ses, elma ağacının altındayım…
-Kimsin sen? dedi Küçük Prens. Pek de güzelmişsin.
-Ben tilkiyim.
-Gel benimle, oynayalım, öyle canım sıkılıyor ki…
-Seninle oynayamam. Evcil değilim.
-Ya! Özür dilerim, dedi Küçük Prens.

İyice düşündükten sonra ekledi:
-"Evcil" ne demek?
-Anlaşılan buralı değilsin, dedi tilki, ne arıyorsun burada?
-İnsanları arıyorum, dedi Küçük Prens. "Evcil" ne demek?
-İnsanların, dedi tilki, tüfekleri vardır. Avlanırlar. Hayvanlar için çok sıkıcı bir şey! Tavuk da yetiştirirler. Başka şeyle de ilgilenmezler. Sen tavuk mu arıyorsun?
-Hayır, dedi Küçük Prens. Ben dost arıyorum. "Evcil" ne demek?
-Bu, insanların pek aldırmadığı bir şey. "İnsanlarla bağlar kurmak…" demektir evcilleşmek.
-Bağlar kurmak mı?
-Elbette, dedi tilki. Sen benim için tıpkı yüz binlerce küçük oğlan çocuğu gibi bir küçük oğlan çocuğusun şimdi. Ve benim sana gereksinimim yok. Senin de bana gereksinimin yok. Ben de senin için tıpkı yüz binlerce tilki gibi bir tilkiyim. Beni evcilleştirirsen birbirimize gereksinimimiz olur. Sen benim için dünyada tek olursun. Ben de senin için dünyada tek olurum…
-Anlamaya başlıyorum, dedi Küçük Prens. Bir çiçek var ki… Sanıyorum o beni evcilleştirdi…
-Olabilir, dedi tilki. Dünyada o kadar çok şey oluyor ki…
-Yok canım! Dünyada olmadı bu iş, dedi Küçük Prens.

Tilki kafası adamakıllı karışmış gibi göründü:
-Başka bir gezegende mi?
-Evet.
-Peki avcılar var mı bu gezegende?
-Hayır.
-Bak, bu ilginç! Peki ya tavuklar?
-Hayır.
-Hiçbir şey tam istenildiği gibi değil, diyerek iç çekti tilki.

Ne var ki tilki konusuna geri döndü:
-Benim yaşamım çok monoton. Tavukları avlarım, insanlar da beni avlarlar. Tüm tavuklar birbirlerine benzerler, insanlar da öyle. Bu da biraz canımı sıkmıyor değil. Ama beni evcilleştirirsen yaşamım güneş gibi parlayacak, sevince, mutluluğa boğulacak. O zaman tanıdığım tüm ayak seslerinden farklı bir ayak sesi duyacağım. Çünkü tanıdığım o ayak sesleri beni yerin altına kaçırtır. Senin ayak sesin beni inimden dışarıya çağıracaktır, bir müzik gibi. Hem sonra, baksana! Orada, buğday tarlalarını görüyor musun? Buğdayın bana yararı yoktur. Buğday tarlaları bana bir şeyi anımsatmıyor. Bu da ne kadar üzücü! Ama senin saçların altın renginde. Beni evcilleştirirsen, bu ne harika bir şey olur! Altın rengindeki başaklar seni bana anımsatır. Ve başaklarda rüzgarın sesini duymak hoşuma gider…
Tilki susup uzun uzun Küçük Prens'i süzdü:
-Lütfen, dedi, evcilleştir beni!
-Seve seve yapardım bu işi, dedi Küçük Prens, ne yazık ki çok vaktim yok. Dostlar bulmam, çok şey tanımam gerekiyor.
-Ancak evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin, dedi tilki. İnsanlar artık hiçbir şeyi tanımaya vakit ayırmıyorlar. Hazır şeyleri satın alıyorlar tacirlerden. Dost satan tacir olmadığı için, insanların da dostu olmuyor hiç. Sen dost olmak istiyorsan, evcilleştir beni!
-Ne yapmalıyım? diye sordu Küçük Prens.
-Çok sabırlı olmalısın, diye yanıt verdi tilki. Önce benden biraz uzakta, şöyle, otların üstüne oturacaksın. Ben sana göz ucuyla bakacağım, sen hiç ağzını açmayacaksın. Çünkü dil yanlış anlamaların asıl nedenidir. Ama her gün bana biraz daha yakın bir yere oturacaksın…

Ertesi gün Küçük Prens yine geldi.
-Aynı saatte gelseydin daha iyi olurdu, dedi tilki. Sözgelimi, öğleden sonra saat dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Vakit ilerledikçe, ben de kendimi o ölçüde mutlu hissederim. Saat dört oldu mu da kıpırdanmaya, kaygılanmaya başlarım şimdiden; mutluluğun değerini anlamışımdır! Oysa sen herhangi bir saatte gelirsen, yüreğimi gelişin için hazırlayamam… Bunun için gelenekler gerekiyor.
-Nedir gelenek? diye sordu Küçük Prens.
-Bu da insanların pek aldırmadığı bir şey, dedi tilki. Bir günü başka günlerden, bir saati başka saatlerden farklı kılar. Örneğin avcıların bir geleneği vardır. Perşembe günleri köyün kızları ile dans ederler. O yüzden her perşembe benim için harika bir gündür! Bağlara kadar gezinmeye giderim.Oysa avcılar herhangi bir gün dans etselerdi, tüm günler birbirine benzerdi, ben de hiç rahat yüzü görmezdim.

Uzun sözün kısası, Küçük Prens tilkiyi evcilleştirdi. Ayrılık saati yaklaştığında:
-Ah! dedi tilki… Ağlayacağım.
-Kabahat sende, dedi Küçük Prens, sana hiç kötülük etmek ister miydim, seni evcilleştirmemi kendin istedin…
-Doğru, dedi tilki.
-Ama bak, ağlamaklısın! dedi Küçük Prens.
-Doğru, dedi tilki.
-Öyleyse bundan hiçbir kazancın olmadı!
-Oldu, oldu, dedi tilki, başakların rengi yüzünden…

Sonra ekledi:
-Gidip gülleri yeniden gör. Kendi gülünün dünyada tek olduğunu anlayacaksın. Sonra geri gelip bana veda edersin; o sırada sana armağan olarak bir sır vereceğim.

Küçük Prens gülleri yeniden görmeye gitti.
-Siz benim güllerime hiç benzemiyorsunuz, bir şeye de yaramazsınız bu halinizle. Kimse sizi evcilleştirmemiş, siz de kimseyi evcilleştirmemişsiniz. Vaktiyle tilkim ne idiyse, siz de şimdi öylesiniz. Yüz binlerce tilkiden biriydi. Onu dost edindim, şimdi dünyada yok eşi menendi.

Güller tedirgin olmuşlardı.
-Güzelsiniz, ama bir şeye yaramazsınız, dedi onlara ayrıca. İnsan sizin için canını veremez. Elbette yoldan geçen biri benim gülümün size benzediğini sanabilir. O tek başına topunuzdan önemli. Çünkü suladığım o. Çünkü fanusun içine koyduğum o. Çünkü rüzgardan koruduğum o. Çünkü tırtıllarını öldürdüğüm o (iki üç kez kelebek olsunlar diye bıraktıklarım dışında). Çünkü sızlandığı ya da böbürlendiği ya da hatta kimi zaman sustuğu sırada kulak kesildiğim o. Çünkü benim gülüm o.

Sonra tilkinin yanına döndü:
-Hoşçakal, dedi.
-Hoşçakal, dedi tilki. Bak, işte sırrım; çok da basit: İnsan ancak yüreğiyle bakarsa bir şeyi iyi görür, iyi anlar. Gözler bir şeyin özünü göremez.
-Gözler bir şeyin özünü göremez, diye yineledi Küçük Prens unutmamak için.
-Senin gülünü bu denli önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır.
-Gülüm için harcamış olduğum zamandır… dedi Küçük Prens unutmamak için.
-İnsanlar bu gerçeği unuttular, dedi tilki. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeyden her zaman sorumlu oluyorsun. Gülünden sorumlusun…
-Gülümden sorumluyum… diye yineledi Küçük Prens unutmamak için.
.
.
Antoine de Saint-Exupéry - Küçük Prens (Bölüm XXI)
© 2011 - 2024 ggZZmm
Comments0
Join the community to add your comment. Already a deviant? Log In